11 Şubat 2017 Cumartesi

Edebiyatın Üvey Evladı “Yeraltı”

Kasım ayında okuma grubumuzda “yeraltı edebiyatını” masaya yatırdık. Yeraltı edebiyatının ortaya çıkışını hazırlayan etmenlerden başlayarak türün örnekleri olarak kabul edilen Dövüş Kulübü ve Zargana kitaplarını bu bağlamda incelemeye çalıştık.


Yeraltı kavramının köklerini 1950 ve 1960’larda Amerika’da ortaya çıkan Beat kuşağında aramak gerekiyor. İçlerinde yazar ve şairlerde bulunduğu Beat Kuşağı baskıcı idareye ve toplumsal tabulara başkaldırı ve muhalif duruş olarak karşımıza çıkıyor. Bu akımı benimseyenler yeraltı edebiyatının isyankar öncüleri olarak addedilmektedir.

“Yeraltı” Edebiyatın Bir Türü Olabilir mi?

Öncelikle yeraltı edebiyatı hakkında pek fazla araştırma yapılmadığından türün sınırları net olarak belli değildir. Türkiye’de edebi çevrelerde henüz ciddiye alınmayan bir tür olduğu için boyutlarını tespit etmek zordur. Kimi araştırmacılara göre adı üstünde yeraltı edebiyatı el altından yayılması gereken ve yeraltında kalması gereken bir türdür. Diğer yandan yeraltı edebiyatını bir edebi tür olarak kabul edeceksek geniş okur kitlelerine yayılması gerekir. Bu durumda işin içine reklam, satışı artırma çalışmaları, para gibi kapitalist dünyanın gereklilikleri giriyor. Bu türe dahil edilen eserlere baktığımızda genellikle toplumun dışlanan kesimini ele alır. Fahişeler, suçlular, tecavüzcüler, farklı cinsel tercihleri olanlar, hırsızlar, madde bağımlıları yani toplum tarafından kabul görmeyen, sıradışı denilecek bir hayat yaşayanların karanlık taraflarını konu edinir. Kötülük, karanlık, vahşilik ön planda görünse de bu eserlerin temelinde kapitalist dünya görüşünün insanlığı nasıl tükettiğini, insani duyguların nasıl arka plana atıldığı gözler önüne serilmeye çalışılır.

Yeraltı Edebiyatında Öne Çıkanlar

Bir eserin yeraltı türüne girip girmediğini anlamak için bakılan kriterlerinden kısaca bahsetmek gerekirse ilk önce karşımıza dilin kullanımı geliyor: Gündelik bir dilin, sokak ağzı, küfür ve argonun özgürce ve sınırsızca kullanılması. Diğer bir özelliği kurgu da gerçeklikten kopmadan sahicilik duygusunu vermesi ve  cinsellik ve şiddetin yoğun olarak yer almasıdır. Karakterler genellikle uyumsuz ve “normal” tanımlamasının dışında kalanlardandır.



Tüm dünyada hem kitabı hem filmiyle ortalığı kasıp kavuran Dövüş Kulübü ve Türkiye’de çok satan yazarlar arasında giren Hakan Günday’ın Zargana romanlarını yeraltı edebiyatı açısından ele almaya çalıştık. Dövüş Kulübü’nde Tyler Durden karakteri zenginlerden ve lüks yaşantıdan nefret eder. Kapitalist sistem ve tüketim karşıtı sözleri dikkat çeker (Siz işiniz ve banka hesabınızdaki para değilsiniz). Anarşist bir amaç peşindedir ve kendine bir suç ekibi kurar. Ülkedeki tüm finans kurumlarını ve bankaları yok ederek insanların maddiyata bağlı yaşantılarını yok etmeyi amaçlar. Romanın sonunda Tyler Durden ve anlatıcının aynı kişi olduğu ortaya çıkar. Anlatıcı karakterin kötü tarafı olan Tyler Durden bu amaç için onu suç işlemeye yönlendirmiştir.



Zargana da benzer şekilde kendi ekibini kurar. Para karşılığı insanlara yazdığı senaryoları oynatır. Ancak bu senaryolarda anarşi, fuhuş, eşcinsel ilişki, uyuşturucu, öldürme gibi çeşitli suçlar da yer alır. Romanda geriye dönüşlerle anlatıcının nasıl Zargana olduğu anlatılır. 12 yaşında evlatlık olduğunu öğrendiğinde evden kaçan anlatıcı dört kişinin tecavüzüne uğrar. Bundan sonra kendini insan olmaktan sıyırır ve Zargana balığına dönüşür.



Görüldüğü gibi okumalarımızda bu iki romanda şiddet eğilimi, aidiyetsizlik, manevi yalnızlık, toplumla uyumsuzluk, ölümün sıradanlığı gibi pek çok ortak nokta yakaladık.

Son olarak yeraltı edebiyatına adımınızı atmadan sizi uyaralım: Okurken rahatsız olacaksınız, yeri gelecek karnınıza kramplar girecek, mideniz bulanacak, tahammül sınırlarınızı zorlayacaksınız. Ama her gün kalabalıklarda karşılaştığınız, umursamadığınız, görmezden geldiğiniz farklı olanın/dışlananın hikayesi yüzünüze çarptığında görünen ardında yatan sebepleri düşünmeye çalışacaksınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder